Osmanlı Giysileri



Osmanlı sarayında yaşayan kadınlar giyim ve kuşamlarına son derece önem verir, lüks kumaşlardan dikilmiş kaftanlar giyerlerdi.

Onların kalite arayışları bu dönemde dokumacılığın gelişmesinde de önemli bir yer tutmuştur.

Bu dönemde kadınların başlıca giyim eşyaları; şalvar, hırka, gömlek, entari ve kaftanlardır.

....

19. yüzyılın başlarında üç etek ve dört etek denilen modeller, gözde olmuştur. Üç etekler; yanları yırtmaçlı, önü açık, belden birkaç adet düğmeli, boyu yere kadar olan entarilerdir. 




...

Osmanlı kıyafetlerinin en önemli özelliği bol dökümlü, örtülü ve uzun olmalarıdır. Kadınlar şalvar, hırka, gömlek, entari; erkekler  şalvar ve çarık giyerlerdi.




...

17. ve 18. yüzyılda imparatorluğun ekonomik durumuna paralel olarak dokumaların kalitesi de düşmeye başlamıştır.  16. yüzyıl başlarından itibaren kadınlar sokak kıyafeti olarak ferace, yaşmak ve peçeyi  kullanmışlardır. 

Kışın yünlü, yazın ipekli kumaşlardan yapılan feraceler kolları ve bedeni  bol, önden açık ve yere kadar inen bir giysi türüydü.



...

18. yüzyıl kıyafetleri çok süslü ve kullanışsızdır. Jakar dokuma tezgâhlarının ve sentetik boyaların üretime başlamasıyla renk ve desenlerde önemli bir artış olmuş ve dönemin giyimini zenginleştirmiştir. Lale devrinde kadınların sosyal yaşantılarında olan değişiklikler giyinme ve süslenme anlayışını etkilemiş, kadınlar genellikle üç etekli, sim sırma işlemeli elbiseler giymişlerdir.



...

18. yüzyılda kadınların iç elbiseleri, saten veya altın işlemeli brokar kumaştan, önü açık, ilik ve düğmeli yapılmıştır. Elbiselerin kolları bileklerde daralmaktadır. Belin altından beli sıkmadan bağlanan, üzeri işlemeli kadife, saten, deri veya kaşmirden yapılmıbir kuşak vardır. Kalçayı, belin biraz aşağısından dolanarak saran kuşağın ilgi çekici olmasına özen gösterilmiş ve önem verilmiştir.





....

Bütün kadınlar, yaz aylarında "bürümcük" isimli ince kumatan topuklara kadar uzun gömlek giymişlerdir. Elbiselerinin altına giyilen şalvar topuk üstünden bir uçkurla sıkılmıştır. Kadınlar kıyafetlerinde her tür giyimi üst üste kullanmalarına rağmen kıyafet bütünüyle bir uyum içindedir.



.....

19. yüzyılda Türk kadınları, önden açık, düşük uzun kollu, şam ipeğinden elbise ve yeşil kuşak ile, ayak üzerine zengin görünümlü drapelerle düşen geniş şalvarlar giymişlerdir.

Elbiseler vücut hatlarını belirli şekilde ortaya koymuş ve önden bele kadar  şık düğmelerle kullanılmıştır. Üç etekli olan elbiselere bol sırma işlemeler ve sırma kaytanlar ve elmas düğmeler kullanılmıştır. 


...

Kıyafetlerin üzerine, kışın ağır ve kaliteli kumaşlarla kaplanmış samur ve zerdeva gibi kürkler kullanmıştır. Kürklerin kolları dar ve genellikle dirsekten  yukarı doğrudur. Sokağa çıkarken vücudu her taraftan, topuklara kadar kaplayan uzun kollu feraceler giyilmiş; 

19. yüzyılın ikinci yarısında feracelerin ön etekleri yuvarlak kesilmiş, tek düğmeli, yakalar kırmalarla süslenmişti. Kadınlar baş ve yüzlerini yaşmak denilen tül gibi ince ipekli bir örtü ile örtmüşlerdir.


...

1867'de Sultan Abdülaziz'in Avrupa seyahati dönüşünden sonra üç etek ve  şalvarlara gençlerin rağbeti azalmış, iki etek entari modası görülmeye ve Batı modasının etkisi hissedilmeye başlanmıştır.

II.Abdülhamit döneminden itibaren büyük şehirlerde bindallı elbiseler yerini, Batı etkisinde uzun etek ve ceketten oluşan takımlara bırakmıştır.Bu etek ceketlerin yapımında atlas, tafta ve münakkaş  gibi ipekli kumaşlar kullanılmıştır.


....


19'uncu yüzyılın başlarında çoğunlukla mor ve bordo kadifeden yapılan, üzerine dival işi tekniğinde sırma ile çeşitli bitki motifleri işlenen ve "bindallı" adı verilen elbiseler, gelinlik ve tören kıyafeti olarak tercih edildi.

Günümüzün genç kızları da düğün törenlerinde beyaz gelinlikten vazgeçmeseler de, Osmanlı dönemindeki genç kızların hayallerini süsleyen ve o dönemin gelinliklerine verilen ad olan "bindallı"yı çoğunlukla kına törenlerinde tercih ediyor.



.....

Osmanlılarda, önemli hizmetler görenleri mükafatlandırmak için, padişah tarafından kaftan hediye edilirdi. Kumandanlara bir imtiyaz verildiği zaman, buna işaret olarak kılıç ve kaftan verilirdi.

Padişah tarafından Mekke Şerifi ile başkalarına ihsan olunan kaftanları giydirene kaftan ağası denirdi.

Mükafat maksadıyla kaftanı, bazan padişahlar giydirdikleri gibi sadrazamlar ve vezirler de giydirirlerdi.



.....

Entariler, kaftanlarda kullanılan değerli Osmanlı ipekleri gözönüne alınırsa, hafif ipekli ve sade kumaşlardan , daha yumuşak ve vücudu saran konforlu giysiler olarak yapılmışlardır. Etek boyu ayak bileklerine kadar, uzun kollu ve önden açık giysilerdi.
Entarilerin sadeleri günlük, ağır işlemeli olanları düğün, tören kıyafetleri ve gelinlik olarak kullanılırdı. Bu entariler genellikle kadifeden yapılır, baştan geçmeli, beden kısmı vücuda göre olan uzun giysilerdir.


....

Beyaz renkte pamuk ipliğinden örülmüş olan kumaştan yapılmış, üzerine sarık sarılan erkek başlığına verilen ad.

Osmanlı imparatorluğu zamanında giyen kişinin sosyal sınıfına göre kavuğun şekli ve rengi değişirdi. Sadrazam ve devlet erkanı üstü dar silindir prizma şeklinde tepesi kırmızı renkte olan ve pamuk sargılı mücevveze denilen bir kavuk kullanırdı.





.....

Yorumlar

  1. Ne güzel bir paylaşım olmuş:) modern kıyafetleri görmek güzel ama eskiye dönük kıyafetleri görmek başka bir güzel. ..paylaşım için teşekkürler...

    YanıtlaSil
  2. Beğenmenize sevindim.:) Ben teşekkür ederim :)

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Makyajın Tarihi

Mimar Vedat Tek