Mimar Vedat Tek
HAYATI
Mimar Vedat Tek 1873 yılında İstanbul'da doğdu. Girit'li Sırrı Paşa ile Türk edebiyat ve musikisinde değerli eserler bırakan Leyla Hanım'ın oğludur. I. Ulusal Mimarlık döneminin önde gelen iki mimarından biridir. Mekteb-i Sultani'de ikinci sınıfa kadar okuduktan sonra 1888'de Paris'e gitmiş, önce École Monge'u bitirmiş, sonra da Julian Akademisi'nde resim eğitimi görmüştür. Bir süre École Centrale'da mühendislik derslerini izlemiş, Paris Güzel Sanatlar Yüksekokulu'nun sınavını kazanarak mimarlık eğitimine başlamıştır. Fransız olmadığı için kabul edilmediği Roma Ödülü bursu yarışmasına, Fransa Devlet Başkanı'nın özel izniyle katılmış ve yarışmadaki çalışması Légion d'Honneur nişanıyla ödüllendirilmiştir. 1897'de İstanbul'a dönen Vedat Bey 1899'da İstanbul Şehremaneti mimarlığına getirilmiş, Cemil Topuzlu Paşa'nın şehreminliği süresince Heyet-i Fenniye reisi olarak çalışmıştır. Bir yıl sonra Sanayi-i Nefise Mektebi'nde mimarlık tarihi öğretmenliği, 1905'te Posta Telgraf Nezareti mimarlığı, 1908'de padişahın başmimarlığı görevlerinde bulunmuş, I. Dünya Savaşı sırasında Harbiye Nezareti başmimarlığına atanmıştır. 1925'te Sanayi-i Nefise Mektebi'ndeki ilk Türk öğretim görevlisi olan, Yüksek Mühendis Mektebi'nde ( İTÜ ) de dersler veren Vedat Bey çeşitli aralıklarla 27 yıl öğretmenlik yapmıştır.
ESERLERİ
Ulusal Mimarlık akımının öncülerinden Vedat Bey'in bu anlamdaki ilk önemli yapıları
İstanbul'daki Defter-i Hakani Büyük Postane (1909, Sirkeci), Veli Efendi
Hipodromu ile Haydarpaşa ve Moda Vapur İskeleleri'dir. Vedat Bey'in,
Cumhuriyet'in ilk yıllarında Ankara'da gerçekleştirdiği en önemli yapı Halk
Fırkası Mahfeli'dir (.TBMM Binası; 1924). Dönemin öteki yapılarına göre daha
yalın olan bu yapıda da tarihsel üslup özellikleri kullanılmıştır. Ankara'da
Gazi Köşkü, Kemaleddin Bey tarafından tamamlanan Vakıf Oteli (Ankara Palas)
gibi önemli yapıları da gerçekleştirmiştir.
Mimarlıkta ulusallıktan yana olmuşsa da çağdaş değişmeleri de izlemiş ve kendine göre
yorumlamış; ileride bezeme de yalınlığa yönelineceğini, biçimlendirmede bir
üsluba bağlanmaksızın işlevlerden yola çıkılabileceğini düşünmüştür. Bu yöndeki
denemelerinden biri İstanbul'daki Halit Bey Apartmanı'dır (1934, Çemberlitaş).
Zaman zaman güncel mimarlık ve kent tasarımı sorunlarını konu edinen yazılar da
yazmış olan Vedat Bey'in öteki önemli yapıları arasında İzmit Saat Kulesi
(1901), Kastamonu Hükümet Konağı (1901-02) ile İstanbul'da Dolmabahçe Sarayı
ekleri, Deniz Yolları Acentası Binası, Macar Konsolosluğu ve Nişantaşı'ndaki
kendi evi, Sirkeci'deki Mesadet ve Liman (1907) Hanları, Karaköy'deki Sabitbey,
Muradiye (1915) ve Tahir (1935) Hanları, Fatih'teki Tayyare Şehitleri Anıtı
(1912), Göztepe'deki Cemil Topuzlu (1912-19), Kuruçeşme'deki Enver Bey
Köşkleri, Bostancı'daki Leyla Hanım, Yeşilköy'deki Halit Ziya Uşaklıgil ve
Yeniköy'deki Halit Bey Villaları sayılabilir.
NİşantaşIndakİ kendİ evİ
Şişli
İlçesi’nde, Nişantaşı’nda, Valikonağı Caddesi ile Süleyman Nazif Sokağı’nın
kesiştiği köşededir. Mimar Vedat Tek’in
kendisi ve ailesi için yaptığı evdir. Yapım tarihi 1913-1914’tür. Ev, oldukça
eğimli üçgen bir arsa üzerindedir. Tek, arsadaki kot farklarını değerlendiren
yarım kat bağlantılı bir şema uygulamıştır. Tek
ailesinin mülkiyetinden çıkmış olan ev, koruma altında olmasına karşın
büyük ölçüde değiştirilmiştir. Valikonağı Caddesi’ne bakan zemin kat restoran,
Süleyman Nazif Sokağı üzerindeki kanat, bar olarak kullanılmaktadır. Vedat Tek
Evi’ni, döneminin konut yapıları arasında öne çıkaran özellik 1.Milli Mimari
olarak bilinen Osmanlı revivalist (yeniden canlandırmacı) üslubunun en önemli temsilcisi olan mimarının
bu üslubun plastik potansiyelini işaret eden bir çalışması oluşudur. Bu konutta
şaşırtıcı çıkmalar yaparak küçük ve
eğimli arsanın zor koşullarını plastik önerilere dönüştürmüştür.
Zaman zaman güncel mimarlık ve kent tasarımı sorunlarını konu edinen yazılar da yazmış olan Vedat Bey'in öteki önemli yapıları arasında;
İzmit Saat Kulesi (1901)
İzmit Kemalpaşa Mahallesi'nde Kocaeli
sınırları
içerisinde
yer alan bir saat kulesidir.
Kazım
Bey tarafından 34. Osmanlı Padişahı Sultan
II.
Abdülhamit'in 1876 yılında
tahta çıkışının 25. yıldönümü nedeniyle yaptırılmıştır.
Saat kulesi, köşelerinde ikişer sütun ve kenarlarında çember şeklindeki kemerli sebiller
bulunan kare bir kaide üzerinde yükselmektedir. Sebiller basık
yuvarlak niş şeklinde olup, silmelerle çevrilidir.
Kaide
ile gövde arasına bir balkon yapılmıştır. Gövde genişliğine üç silme
ile dört kata bölünmüş, üzeri de piramidal şeklinde
bir külah ile örtülmüştür. Geniş saçaklı olan bu külahın altında
dört yöne
yönelik
birer
saat kadranı yerleştirilmiştir. Eski üslupta
yapılan
kulenin
her bir köşesinde silmeli, ince uzun birer pencere bulunmaktadır.
...................
Sirkeci Büyük Postane
Büyük
Postane binasının inşaatına Posta ve Telgraf Nezareti binası olarak hizmet
etmek üzere 1905 yılında başlanmıştır.
1909 yılında inşaatı tamamlanmıştır.
Yapımında Vedat Bey ile birlikte Mimar Muzaffer Bey de çalışmıştır.
Bina
Sirkeci semtindeki Büyük Postane Caddesi üzerinde yer alır.
Mısır Çarşısı ve Yeni Cami'ye yakın bir konumdadır. Bina, 1.Ulusal Mimarlık akımının ilk
örneklerindendir. Giriş kapısı üst tarafında çini işlemeli olarak eski yazı ile
"Posta Telgraf Nezareti" yazılıdır.
4 katlı olan binanın girişi basamaklarla yükseltilmiş ve ön cephesinin her iki
köşesi de öne çıkarılıp, yükseltilerek üzerileri kubbe ile kapatılmıştır.
Binanın içinde 3 kat boyunca yükselen dikdörtgen bir orta mekân ve bunu
çevreleyen odalar vardır.
.........................
Fatih'teki Tayyare Şehitleri Anıtı (1912)
Bu anıtın temeli 2 Nisan 1914’te atılmış ve yapımı 1916’da tamamlanmıştır.
Bu anıt Türk havacılık tarihinin ilk şehitleri olan Fethi, Sadık ve Nuri beyler için dikilmiştir.
Bu anıt Türk havacılık tarihinin ilk şehitleri olan Fethi, Sadık ve Nuri beyler için dikilmiştir.
Bu askeri pilotlar I.Dünya Savaşı
öncesinde diğer devletlere Osmanlılarda da havacılığın başladığını göstermek
amacıyla Enver Paşa’nın isteği üzerine iki uçakla İstanbul’dan Kahire’ye kadar
uzanan 2.500 km lik biruçuşu gerçekleştirmek amacıyla yola çıkmışlardır.
Pilotlardan Fethi Bey ile
Sadık Bey 27 Şubat 1914’te Şam-Kudüs arasında, Fransız Deperdussin
tipindeki diğer uçağın pilotu Nuri Bey ise 11 Mart 1914’te Yafa’dan
kalkarken düşmüşler ve şehit olmuşlardır.
Anıt,beyaz mermer ve bronzdan yapılmış olup, mermer bir kaide üzerinde kırık bir
sütundan meydana gelmiştir. Anıtın kırık olmasının nedeni de yarıda kalan uçuşu
simgelemektedir..
..................
TBMM Binası Ankara
Türk mimari stilinde olan iki katlı binanın en belirgin özelliği duvarlarında Ankara
taşı (ANDEZİT) kullanılmış olmasıdır.
Meclisin,23 Nisan 1920'de bu binada toplanması kararlaştırıldığında henüz bitirilmemiş
olan bina, milli bir heyecanın eseri olarak milletin katkısıyla tamamlanmıştır.
FELSEFESİ
1908'de ilan edilen 2. Meşrutiyet'le birlikte gelişen milliyetçilik eğilimleri mimarlıkta da yeni arayışları gündeme getirmiştir. Mimar Kemalettin ve Vedat Bey'lerin başını çektikleri akımla Türk mimarlığının, "Neoklasik Türk Üslubu" ya da Milli Mimari Rönesansı adını alan yeni klasik dönemi başlar. 1970' lerden sonra Birinci Ulusal Mimarlık adıyla anılacak bu tarz, klasik Osmanlı yapılarından aktarılan öğeler ve süslemelerle yüklü yeni bir mimarlık yaratmaya yönelir.
Bu
dönemde mimarlar, klasik Türk mimarlığı yapıtlarını dirilterek bir Milli Mimari
Rönesansı
ile Türk milli üslubu yaratmaya çalışmışlardır.
Bu arayış, İslam ülkelerinin
birer birer Osmanlı'dan kopmaları nedeniyle Panislamizme
karşı Pantürkizm eğiliminin yani ulus olma yolunda bilinçlenmenin bir sonucu
olarak da nitelendirilebilir.
Sözde milliyetçi olan bu akım, daha çok eski
dinsel yapılardan alınan geniş saçaklar, kubbe, sivri kemer, sütun, çıkma, mukarnaslı
başlık, çini kaplamalar gibi yapı öğelerini sivil mimarlığa uygulamaya
çalışmıştır. Akım daha çok, kamu yapılarında görülmüş, konutları pek
etkilememiştir.
Akımın
öncüleri Mimar Kemalettin ve Vedat Bey'ler ülke mimarlığını yabancı etkilerden
arındırmak amacıyla yola çıkıp, yerel seçmeciliğe yöneldiler ve yalnızca
Osmanlı'nın son dönemini değil, Cumhuriyetin ilk yıllarındaki Türk mimarlığını
da büyük ölçüde etkilemişlerdir.
Yorumlar
Yorum Gönder